Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


!!!....DAREDEVİL...!!!
 
AnasayfaAnasayfa  sinemasinema  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Anne..! Boşversene Okulu Sen Ruhumu Gördünmü Onu Söyle...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
DaRk_PriNcE
admin
admin
DaRk_PriNcE


Mesaj Sayısı : 112
Nerden : V£NÜ$T£N
İş/Hobiler : ÖGRENCİ
Lakap : Mu
rap puanı : 12232
Kayıt tarihi : 28/12/07

Anne..! Boşversene Okulu Sen Ruhumu Gördünmü Onu Söyle... Empty
MesajKonu: Anne..! Boşversene Okulu Sen Ruhumu Gördünmü Onu Söyle...   Anne..! Boşversene Okulu Sen Ruhumu Gördünmü Onu Söyle... EmptyC.tesi Ocak 12, 2008 12:04 pm

Anne..! Boşversene Okulu Sen Ruhumu Gördünmü Onu Söyle...
Anne..! Boşversene Okulu Sen Ruhumu Gördünmü Onu Söyle... Ask19hl6

Ruhumu kaybetmiştim gecenin bir vakti... Ve işin kötü tarafı
bilmiyordum nerede unuttuğumu... Bulmam lazımdı onu... Yoksa ben ne
yapardım... Ben, ben olamazdım ki onsuz... Düşlerim de bir işe
yaramazdı... Düşlerim olur muydu acaba... Ama ben düşlersiz yaşıyamam
ki... Beni yalnız bırakmamalıydı ruhum... Karanlıktan da korkardım
onsuz olunca... Hissedebilir miydim acaba korkuyu? İçime işler miydi
yalnızlık soğuk bir rüzgar gibi... Bulabilecek miydim ruhumu,
düşlerimi... Kim bana tercüman olacaktı... Bulmalıydım ruhumu... Ve
hatırlamalıydım nerede unuttuğumu... Yağmur da yağıyordu ve
düşünüyordum nerede unuttuğumu ruhumu... Oyuncakçı olamazdı, kapısından
çıktığımda mutluydum çünkü. O olmadan mutlu olamazdım... Artık mutlu
olamıyacak mıyım? Mutlu olamadığıma göre mutsuz muyum acaba... Bir
insan mutlu değilse, mutsuzdur... Ama ben bunu da hissedemiyorum ki...
Yoksa öldüm mü ben? Ölüm de böyle bir şey olsa gerek.. İyi ama bu
evlerin işi ne burada... Cebim de boş üstelik... Umutlarımı da
kaybetmişim...


Ve yağmur yağıyordu ve düşünüyordum ruhumu... Bir kadın vardı sokağın
ucunda, ağlıyordu... Niye acaba... O da ruhunu kaybetmiş olabilir mi?..
O biliyor mu benim ruhumun yerini... Biliyorsa da söyler mi ki bana...
Niye sokakta başkası yok. Ve niye sokakta hiç lamba yok. Ve niye sokağı
sadece kadının yürekleri tuzla buz eden içli hıçkırık sesleri
kaplıyordu... Benim sesim niye çıkmıyor... Bağırmalı mıyım yoksa...
Güneş ne zaman doğacak peki... Acele etmeliyim, güneş doğmadan
bulmalıyım ruhumu... Ve yağmur yağıyordu ve üşüyordum ve de düşünmeye
çalışıyordum... Kadın da gitmişti üstelik... Yalnız kalmıştım
sokakta... Lambası da yoktu sokağın... Ve tüpçü kamyonu geçiyordu
sokaktan... Şarkı söylüyordu kamyon... Ama o da gitti, benim sesim gene
çıkmadı... Bağırsaydım keşke... Ben de gitmeliydim... Bir de hatırlasam
ruhumu nerede unuttuğumu... Ve bir de bulsam onu güneş doğmadan... Ah
bir bulsam, kaybetmiyeceğim bir daha, söz veriyorum... Ben kime söz
veriyorum ki?.. Ve yağmur yağıyordu ve üşüyordum ve sesim de
çıkmıyordu... Kitapçı da unutmuş olabilir miydim ruhumu... Zaten ağır
bir havası vardı o kitapçı dükkanının... Duyguları vardı oradaki
kitapların ve duygular vardı kitapçının raflarında... Umut da vardı
orda, korku da... Kaygı da vardı, heyecan da... Ve aşk dans ediyordu
terk edilmişlikle... Kesin orada kaldı ruhum... O yeşil ciltli, kalın
kitabı elime hiç almamalıydım... Alırken elim titremişti zaten...
Tozluydu üstü. Üflemiştim, tozlarıyla vedalaşsın diye... Ve sayfalarını
karıştırmıştım öylesine... Kesin o kitabın sayfalarına takılmıştır
ruhum... Dalmıştır bir aşk öyküsüne, ya da bir umudun telaşına... Tabi
ya, benim umutlarım hep dar gelirdi ona... Benim umutlarım bana da dar
gelirdi... Ve benim aşklarım acıyla kavrulurdu... Ama o yeşil ciltli,
kalın kitabın içindeki aşklar öyle miydi... O aşklar düşlerim gibiydi,
mutluydu aşklar, aşıklar... Kitabın adı neydi ya... Kitapçı kapanmamış
olabilir mi... Güneş de doğmak üzere... Bütün bunlar yetmiyormuş gibi
bir de yağmur yağıyordu... Şemsiyemi kim aldı? Yağmurdan bir kaç damla
aldım, ödünç olarak... Çünkü ağlıyamıyordum... Çünkü üzülemiyordum...
Peki ya o yeşil ciltli, kalın kitabı birisi aldıysa... Ruhumu da almış
olurdu o zaman... Ah!! Keşke o kitabı ben alsaydım... Hem belki okurdum
da... Belki yeni umutlarım da olurdu... Hem o zaman ruhum da yanımda
olurdu... Bana tercümanlık da yapardı... Mutlu da olurdum üstelik...
Yeni düşlerim de olurdu. Daha güzel düşlerim... Sınırı olmayan
düşler... Gecenin sonsuz karanlığını dolduran düşler... Bana benden
daha yakın olan düşler... Mavi düşler... Yeşil düşler... Ulan yeşil
ciltli kalın kitap... Nelere kadirmişsin be! Acaba kapanmış mıdır
kitapçı... Güneşin doğmasına ne kadar var... Her şey bir yana bu ses de
ne?.. Gökgürültüsü olmadığı çok açık... Yağmur durmuştu çünkü...
Damlaları bendeydi... Ödünç almıştım ya... İyi de bu ses... Yoksa
ağlayan kadın mı... Düşlerim olabilir mi... Yoksa, yoksa ruhum mu
geliyor... Bu ses... Bu... Bu benim çalar saatimin sesi ya... Haayır!
Gene beni çağırıyorlar... İyi de daha ruhumu bulamadım ki... Ve güneşin
doğmasına da daha var... Belki kitapçı da kapanmamıştır... Kitapçıya
gitmem lazım...



-Anne..! Boşversene okulu, sen ruhumu gördün mü, onu söyle...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Anne..! Boşversene Okulu Sen Ruhumu Gördünmü Onu Söyle...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: AŞK BÖLÜMÜ :: Aşk Öyküleri-
Buraya geçin: